İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye İnsan Yönetimi Derneği’nin (Peryön) Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlediği, “Peryön 31. İnsan Odağında Yönetim Kongresi”nde konuştu.
Dijitalleşen dünyada siyaset, politika, parti, partili olma kavramlarının da yeniden üretime muhtaç olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Ya da nasıl bir seçim yapacağız? O seçimden çıkacak bir lider, insana kendisini nasıl hissettirecek? Seçse de seçmese de oy verse de vermese de nasıl demokrat olacak, adil olacak, şeffaf olacak? İşte bütün bu hususlar, bizim temel sorularımız ve inanın bu temel sorular üzerinden bir ‘siyasi persona’ yaratma süreciyle yoğun bir biçimde ilgileniyoruz” dedi.
“HESAP VERMEK ZORUNDAYIZ”
İmamoğlu, şunları söyledi:
-Bunu, kendi düşün dünyamda da her gün sorguladığını ifade etmek istiyorum. Kamuya hizmet etmek, çok büyük bir sorumluluk, inanılmaz bir şey.
-Yani bir şehirde, doğumdan ölüme her türlü ihtiyacın karşılanmasına koşmak ve onu hissetmek, üzüntü hissetmek, sevinci hissetmek, gururu hissetmek, kaygıyı hissetmek, korkuyu hissetmek, umudu hissetmek ve bu hissiyatla hizmet üretmek…
-O bakımdan biz adil olmak, şeffaf olmak, hesap vermek zorundayız. Çünkü size ait bir dünyaya sahip değilsiniz orada. Milyonlarca insana ait bir dünyada, siz, iş üretmek ve o insanları mutlu etmekle meşgulsünüz.
-Ben kendi işine, kendi malına mülküne uzun zaman çalışmış bir insanım, bir iş insanıyım. Çocukluğumdan beri iş üreten bir ailede doğdum, büyüdüm. Yani tabiri caizse, 5-6 yaşından beri emek nedir bilirim.
-Çalıştım çünkü, alın teri döktüm. Emek dünyasının içindeydim. Bundan şikayetçi değilim, hayatıma çok şey kattı.
-O dünyanın içerisinde, kalabalık bir ailenin içinde olmak, belki bir başlangıç noktasıydı. ‘Biz’ demek, ‘biz’ diye düşünmek, insanları dert etmek kavramın üzerinden sivil topluma, sosyal yaşama, derken bir siyasi göreve evrilen bir hayatım oldu.
“BÖYLE BİR YAŞAMI TERCİH EDİYORSANIZ, SİYASET YAPIN”
Bütün yaşam sürecine baktığında, topluma hizmet kısmının manevi hazzının başka bir yerde durduğunu kaydeden İmamoğlu, şöyle konuştu:
-O bakımdan; kendini adamak, buna kendini gönüllü hissetmek ve o duyguyla hareket etmek şart. Yani bunu niye söylüyorum? Her insan böyle olamayabilir. Yani, ‘Bu bir avantajdır, dezavantajdır’ demiyorum. Ya da asla üstünlük anlamında bunu tariflemiyorum. İnsanların tercihleri vardır.
-Benim tercihim buydu. Ama şunu söylüyorum: Öyle tercih edilirseniz, siyaset yapın. Veya böyle bir yaşamı tercih ediyorsanız, siyaset yapın. Böyle bir yaşamı tercih etmiyorsanız, siyaset yapmayın.
-Kendi işinizi yapın. Siyaset, gerçekten böyle bir duyguyu istiyor, bekliyor. ‘Bende bu var. Ben bunu yapabilirim’ diyen herkesi de açıkçası siyasetin içinde olmaya da davet ediyorum.
-Zira siyasette en önemli eksiklik tam da bu duygu. Niçin buraya geldim? Çünkü, herkese eşit hizmet sunacaksınız.
-Herkese adil olmaya gayret edeceksiniz. Şeffaflığı elinde tutacaksınız. Size ait olmayan bir şeyi temsil ettiğinizi unutmayacaksınız.
-Yani ‘ben’ demeyi unutacaksınız, ‘biz’ demeyi hayatımızın derinliğine, hücrelerinize kadar yerleştireceksiniz. İşte tam da bu şeffaf süreçlerin, İstanbul’da bizi başarılı bir döneme kavuşturduğunu düşünüyorum.
“2019’DA SADECE 17 BİNİ SENDİKA ÜYESİ VARDI”
İmamoğlu, 2019’da sadece 17 bini sendika üyesi olan İBB’nin bugün artık neredeyse tamamı sendikalı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
-Bundan hiçbir rahatsızlık duymuyoruz. Elbette ülkemizde bütün emek dünyasının sendikalaşmayla ilgili yol alması gerektiğini ve mutlaka sendikalaşmanın toplumda çok önemli olduğunu bilen birisiyim.
-Bunu destekleyen de birisiyim. Ama altını çizerek şunu da söylemem gerekir: Sendikaların kendilerini iyileştirme, düzeltme çabası içerisinde olmaları gerektiğinin de altını çizeyim. Mesela insan kaynakları biliminin içerisinde, bence, sendikalar aynı ivmeyle yukarı doğru tırmanmıyor.
-Yani özel sektörde oluşan bir bilim diye baktığımız insan kaynakları sahasının, belki de en motor güçlerinden birisi olan sendikaların aynı kavramlarla, aynı bilimsellikle, aynı evrensel duygularla hareket ettiği konusunda şüphelerim var. Mutlaka onların da iyileşmesi gerektiğinin de altını çizeyim az önce verdiğim rakamın üzerine.