“`html
Haber Merkezi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın belediyelerin kreşlerini kapatmayı istemesi üzerine, Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) önemli bir açıklama yaptı. EŞİK, “Belediyelerin ücretsiz veya uygun fiyatlı kreş açması, bakım hizmetlerinin kamusallaştırılması açısından hayati bir adımdır. Sağlık, eğitim, enerji gibi temel alanlarda özelleştirmeleri gerçekleştiren iktidarın, bu kamusal hizmeti tehlikeye atması büyük bir kaygı kaynağıdır. Uygun fiyatlı kreşlerin kapatılması, kadınları yüksek maliyetli özel kreşlere yönlendirme teşebbüsündedir ve düşük gelirli binlerce kadını iş hayatından kopma noktasına getirmektedir” ifadelerini kullandı.
EŞİK, kreşlerin kapatılmasına karşı hazırladıkları açıklamada şu ifadelere yer verdi:
8 ay önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı adayı olan Çevre ve Şehircilik Bakanı, seçim sürecinde İstanbullulara kreş açma sözü vermişti. Ancak bugün, 6 bin çocuk ve çalışan kadının yararlandığı İBB kreşleri dahil olmak üzere birçok belediye kreşinin kapatılması için valiliklere talimat gönderdi. İktidarın seçim vaatlerini yerine getirmemesi gibi, kreşlerin kapatılması yönündeki uygulamaları da uzun yıllardır devam eden bir politikadır.
2019 yılına kadar çoğu belediyenin yönetimini elinde tutan iktidar, bir tane dahi kreş açmamıştı. 2021 yılında uygulamaya konulan “Kamuda Tasarruf Genelgesi” ile de kreşlerin, tasarruf tedbirleri kapsamına alınması gerektiğini vurgulamıştı. 2010 yılında Dolmabahçe’de kadın örgütleriyle yaptığı toplantıda, “Kreş eken huzur evi biçer” diyerek bakış açısını özetlemişti.
Bu tür ifadeler, “Kadınlar en az 3 çocuk doğurmalı, evde kalmalı, çalışmaya zorlandıklarında ise ev işlerine yardımcı olmalılar” anlayışını yansıtmaktadır. Bu yaklaşım, asıl olarak devlete bakım hizmetleri için bütçe ayırma yükümlülüğünden kurtulma arayışının sonucudur.
Devamında; şiddet mağduru kadınların sığınaklara (ya da konukevi) başvurduklarında, 6284 sayılı yasanın öngördüğü kreş yardımı gibi desteklerin sağlanmaması, kadınların bu hizmetlerden yararlanmasını zorlaştırıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın açıklamaları, sığınaklarda kalan kadınlara yönelik maddi desteklerin ne derece yetersiz kaldığını gözler önüne seriyor.
25 Kasım yasaklamaları gibi bir dizi önlemin altında, muhalefetın belediyelerinin sunduğu hizmetlerin engellenmesi yatıyor. Ancak bu yalnızca bir sebep. İktidarın, kadınları evin hizmetkârı haline getirme politikaları, daha büyük bir ekonomik stratejinin parçasıdır. Bu da kız çocuklarının erken yaşta evlenmelerini teşvik etmek, eğitimde karma uygulamalarını sona erdirmek gibi uygulamalarla kendini gösteriyor.
Kısacası, bu girişim, muhalefet belediyelerinin başarısını gölgede bırakmanın ötesinde ciddi hedefler taşımaktadır. Bunlar arasında:
- Belediye kreşleri aracılığıyla kadınların iş gücüne katılımını azaltmak ve bu sayede cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmek.
- Kamusal alanlarda bakım hizmetlerinin desteklenmesi, iktidarın sosyal politikalarını olumsuz yönde etkileyerek kadınların sosyal yaşamdan uzaklaşmasını sağlamak.
- Belediyelerin sunduğu laik eğitim modellerine karşı, din temelli bir eğitim sisteminin desteklenmesini sağlamak.
EŞİK Platformu, ücretsiz veya uygun fiyatlı kreşlerin sağlanmasının eşitlik mücadelesinin önemli bir parçası olduğunu vurguladı.
Belediyelerin, toplumsal eşitliği hedefleyen sosyal politikalar üretmeleri gerektiğini, bunun tüm kadınlar için acil bir ihtiyaç olduğunu belirtiyor, iktidara sesleniyoruz: Lütfen, tarikatlara bırakılan eğitim kurumlarındaki eğitimi daha dikkatli denetleyin ve şiddet ile istismara karşı önlemler alın!”