CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda, “6 Şubat 2024, depremin birinci yılı. Aynı zamanda, enkaz altında yardım bekleyen insanlara ölmeden selalarının dinletilmesinin de birinci yılı, Kızılay çadırlarının parayla satılmasının da birinci yılı, enkaz altındaki insanların internetinin kesilmesinin de birinci yılı; bir şişe su için saatlerce beklemenin, kar suyu eritip çocuklara içirmenin de birinci yılı, battaniye dağıtımı için referans istemenin de birinci yılı, yardıma giden belediye araçlarına AKP logosu yapıştırmanın birinci yılı, ‘Tek Yürek Türkiye’ diye yandaşların ekranda parayla şov yapmasının birinci yılı, on binlerce insanın hala çadırlarda yaşamasının birinci yılı, enkaz altında can veren on binlerce insanımızın hesabının sorulmamasının birinci yılı” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda bugün, İYİ Parti’nin deprem bölgesinde yapılan çalışmalara ilişkin daha önce verdiği araştırma önergesinin öne alınması önerisi görüşüldü. Öneri üzerine söz alan CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, “Enkazlara karışıp gidenleri, rastgele gömülen isimsiz bedenleri, kayıp çocuklarını arayan aileleri içime sindiremiyorum” dedi. AKP’li milletvekilleri, Bankoğlu’na, “Yapılanları görün” diye tepki gösterdi. Bankoğlu, şunları söyledi:
“KIZILAY ÇADIRLARININ PARAYLA SATILMASININ DA BİRİNCİ YILI”
“6 Şubat 2024, depremin birinci yılı. Aynı zamanda, enkaz altında yardım bekleyen insanlara ölmeden selalarının dinletilmesinin de birinci yılı, Kızılay çadırlarının parayla satılmasının da birinci yılı, enkaz altındaki insanların internetinin kesilmesinin de birinci yılı; bir şişe su için saatlerce beklemenin, kar suyu eritip çocuklara içirmenin de birinci yılı, Battaniye dağıtımı için referans istemenin de birinci yılı, yardıma giden belediye araçlarına AKP logosu yapıştırmanın birinci yılı, ‘Tek Yürek Türkiye’ diye yandaşların ekranda parayla şov yapmasının birinci yılı, on binlerce insanın hala çadırlarda yaşamasının birinci yılı, enkaz altında can veren on binlerce insanımızın hesabının sorulmamasının birinci yılı.
“GÖMÜLEMEYENLERE, KEFEN BULUNAMAYANLARA TANIK OLDUK”
O gün büyük bir kargaşa, büyük bir koordinasyonsuzluk, ihmalkarlık, ama en önemlisi yönetememezlik vardı. İnsanların göçük altında kalan yakınlarını kendi çabalarıyla çıkarmalarına tanık olduk hep beraber. Elleriyle beton kazmalarına tanık olduk. Bir yıl geçti, ben eminim, hala hiçbirimizin kulaklarından ‘beni kurtarın, sesimi duyan var mı’ sesleri gitmiyor. Kaldırımlar cansız bedenlerle doluydu. Gömülemeyenlere, kefen bulunamayanlara tanık olduk biz. Bunların hiçbiri yalan değil. Hatay’da 18 gün boyunca gözlerimizle gördük hepsini. Depremin ilk üç gününde askerleri ilk anda sahaya indirebilirdiniz, indirmediniz. İlk üç günde seyyar hastaneler kurulabilirdi, mutfaklar kurulabilirdi ama kurulmadı, kurmadınız. Altıncı günden sonra bir sürü bakan, koordinatör vali atadınız; gelen yardımlara el koydular ama bu yardımları bile insanca dağıtmayı beceremediniz. Aylarca ama aylarca barınma sorunu, çadır sorunu çözülemedi. Neden mi? Çünkü çadır sattınız siz, yiyecek sattınız siz. Türkiye’nin dört bir yanından gönüllüler yardımlar yaptılar, o yardımları bile ‘Biz yaptık’ diye kendi istatistiklerinize kattınız.
“SİZİN TEK DERDİNİZ VAR; RANT, KAR, PARA”
O gün de depremden siyasi rant yaratmaya çalışıyordunuz, bugün de aynı şeyi yapıyorsunuz. Şimdi depremzedelere ikinci bir deprem yaşatmak üzere rezerv alanı ilan ederek mülkiyet haklarını gasp ediyorsunuz. Asbestle, kanser tehlikesiyle hayatların kaybedilmesi sizin umurunuzda değil çünkü. Peki, söyler misiniz; asbest ihaleleri kim tarafından hangi şirketlere verildi, nasıl bu ihaleler yapıldı? Çık buraya açıkla. Bölge halkı soruyor, çık buradan anlat. Nereden yaptın o ihaleleri, nasıl yaptınız o ihaleleri, açıklayın. Sizin asbestle de kanser tehlikesiyle de insanların bu yüzden hayatlarını kaybetmeleriyle derdiniz yok. Sizin tek derdiniz var; rant, kar, para. Sizin tek umurunuzda olan şey bu.
“‘HERKESİN CUMHURBAŞKANIYIM’ DİYE YEMİN EDİP HATAYLILARI TEHDİT EDİYOR”
Ben, bir insan olarak, enkazlara karışıp gidenleri, rastgele gömülen isimsiz bedenleri, kayıp çocuklarını arayan aileleri içime sindiremiyorum. Depremden sağ kurtulup çadırda selden ölenleri kabullenemiyorum. Bugün sizin bir bakanınızın, depremzedeler için ‘İyi ki evimiz yıkıldı, şimdi villada oturuyoruz’ demiş diye alenen yalan söyleyip, sonra da şehit ailesinin çadırına ısıtıcı götürmesini reddediyorum. En kötüsü de yarın benzer bir felaket yaşandığında aynı şeylerin yeniden yaşanacağını bilmeyi hazmedemiyorum. Bir yıl geçti, bana buradan laf atmayı biliyorsunuz, bir yıl geçti, verdiğiniz sözleri niye tutmadınız? Bir yıl geçmiş ‘Herkesin cumhurbaşkanıyım ben’ diye yemin eden kişi, ‘Oy yoksa yardım yok, Hatay’ı gördünüz işte’ diye depremzedeleri tehdit ediyor. Ben utandım ben, bu sözden, ben utandım. Şaşırmadık ama utandık. Söz verip yapamadıklarınız için, ortaya çıkan tüm yalanlarınız için utanın, utanın, utanın.”